Duru Çiğdem Şimşek’in doktora tezine dayanan kitap, sanatı, devletlerin politika oluşturma alanlarından eğitim kadar hayati bir yere koymaktadır. “İnsan doğasının işlenebilir olduğu, toplumsal hayatın tecrübeleri ve koşulları tarafından biçimlendirildiği” görüşünü temel alan kitap, aynı eğitim gibi sanatın da bir toplumu iyiye ulaştırmada önemli bir politika alanı olduğu varsayımına dayanmaktadır. “İyi” olarak ifade edilen hedefse, “zihinsel gelişme” ve sevgi, merhamet, empati gibi “insanî duyguların güçlenmesi” durumuna karşılık gelmektedir.

Tüm bunlar doğrultusunda kitapta ileri sürülen düşünce şudur: Sanat, toplumları -zihinsel ve duygusal olarak olumlu yönde- dönüştürücü bir güce sahiptir ve bu sebeple devletlerin bu alanda etkin politikalar üretmesi gereklidir. Devlete böyle bir gereklilik yükleyen savın dayandığı düşünce ise ülkelerin en örgütlü organizasyonu olan devletin, yasalar ve yaptırım gücü aracılığıyla özendirme ve caydırma işini en etkin yapabilen araç olmasıdır. Dolayısıyla kitap genel bir ifadeyle devletin, toplum için sanatı maddi ve manevi yönden desteklemesi gerektiğini savunmaktadır.

Bununla birlikte körü körüne bir devlet desteği savunuculuğu yerine kitap, artık sanata devlet desteği olmalı mı yoksa olmamalı mı sorusundan bir adım öteye geçilerek “nasıl bir devlet? (demokratik veya otoriter, merkeziyetçi ya da yerelleşmiş/ademi merkeziyetçi)” ve “devlet desteği sanatsal yaratıcılığı teşvik edecek şekilde nasıl düzenlenebilir?” gibi soruların üzerine düşünülmesi gerekliliğinin de altını çizmektedir.