Devlet toplumsal varlığın birincil ürünüdür. Kişilerden ve kurumlardan ibaret bir şekilsizlik değil, kendi başına bir bütün ve maddi bir nesnedir. O yüzden bilim için dört başı mamur bir konu oluşturur. Buna karşın çağımızda devleti konu edinmiş kendi başına bir bilim dalı olmaması tuhaftır.
Oysa çağın gerekleri devletten kaçışmakla karşılanamaz. Devleti nesnel değil öznel fikirler yumağı saymakla, hatta devlet diye bir nesne olmadığını ileri sür-mekle, her kültürü kendi içine kapatıp devletin genel doğasını araştırmaktan vazgeçmekle olmaz.
Devlet olgusu, toplumsal gelişimin yasalarından hareketle bilimsel açıklamalar yapılmasını gerektirir. Çünkü toplumların kaderi devlet üzerinden yazılıp bozu-lur. Biz bunu en son
küreselcilik atarında gördük. Her müdahale, toplumdan önce devlete yöneldi.
Devlet-teki her reform da devletin üstünden akıp
doğrudan topluma düştü.
Tarihin değişik zamanlarında hep olduğu gibi!
Bu kitap, devlet olgusuna ilişkin en temel varsayımlarla kuramları sorgulamakta ve bunu Türkiye’den bakarak yapmaktadır.