144 yıllık İstanbul Barosu’nun 51 Başkanından sonra ilk kez bir kadın başkanı oldu. Filiz Saraç İstanbul Barosu’nun 52. Başkanı oldu. Türkiye’de adalet yönetimi alanında çalışanlar için not düşülmesi gereken önemli bir gelişme.

Türkiye’de adalet yönetimi, merkez ve yargı örgütlenmesinden oluşan iki parçalı bir yapıdır. İki parça da hukuk devleti ilkelerine göre Anayasa ve yasalarla düzenlenmiştir. İlk parçayı, merkezden planlanan ve örgütlenen adalet hizmetleri oluşturur. Adalet hizmetlerinin bütçesi merkezi bütçeden karşılanır; adli personel merkezden yönetilir ve denetim yetkisi merkezdedir. Bu merkezi yapının başında Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu vardır. Adalet yönetiminin ikinci parçası ise, en önemli parçası olup aralarında hiyerarşik ilişki bulunmayan bağımsız mahkemelerden oluşan bir yargı örgütlenmesi ağıdır.

Barolar, merkezi yönetimin parçası olan ancak ayrı tüzel kişiliği bulunan, özerk, hizmet bakımından bir yerinden yönetim kuruluşu olan Barolar Birliğini oluştururlar. Devlet örgütlenmesi içinde yer almayan, yargılama usul yasaları doğrultusunda yargı örgütünün parçası olan avukatlar, meslek örgütleri ve bunların birliği aracılığıyla adalet yönetimine katılır. Birlikleriyle birlikte barolar kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını oluşturur. Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı ile ilgilendirilmiştir. Avukatlar da, yürüttükleri adalet hizmetlerinin kamusal niteliği nedeniyle kamu hizmetinin parçası olarak düşünülmüş; verdikleri hizmet kamu hizmeti olarak kabul edilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın ilk maddesi hizmetin kamusal niteliğine vurgu yapar: “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.”

Avukatlar, hukuk fakültelerinde yetişmekte; lisans öğreniminin ardından yaptıkları stajla mesleğe katılmaktadır. Vatandaşların mahkeme işlerinin mutlaka bir avukat tarafından takip edilmesi öngörülmüştür. Avukatlar, bağımsız mahkemelerdeki yargıç ve savcılar gibi yargılama usullerinin hayata geçmesi için mahkemelerin ayrılmaz parçasıdır.

Avukatlar, mesleklerini serbest ve bir baroya kayıt olarak gerçekleştirirler.

İlk baro 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da kurulmuştur. Avukatlık alanı ile yargı usulleri Cumhuriyet’le birlikte Türkiye genelinde yaygın ve etkili şekilde düzenlenmiş; barolar güçlü temsil niteliğine sahip kamu kurumları haline gelmiştir. Birlik olarak örgütlenebilmeleri ise, yakın bir geçmişte 1969 yılında sağlanmış; 1136 sayılı yasa ile Türkiye Barolar Birliği kurulmuştur.

Adalet yönetimi alanında derinleşmek isteyecekler, bu bilgilerin derlendiği şu kaynaktan yararlanabilir:
Esra Ergüzeloğlu Kilim, Türkiye’de Adalet Yönetimi, Siyasal Kitabevi, 2013.